Avrupa’da doğurganlığın en hızlı düşüş gösterdiği ülkeyiz: Türkiye’de demografi dönüşüyor

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Avrupa’da doğurganlığın en hızlı düşüş gösterdiği ülkeyiz: Türkiye’de demografi dönüşüyor

Gündem Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Türkiye’nin nüfus piramidinde önemli değişimler gözlemleniyor. Bu değişimler özellikle doğum ve yaşlılık oranlarında belirginleşiyor. AB üyesi ülkeler ile kıyaslandığında Türkiye, son 20 yılda doğurganlık hızının en çok düştüğü ülke oldu.

AHMET ERARSLAN’IN HABERİ - Nüfusun yaşlanması, aile planlamasındaki dönüşümler, kadınların iş gücüne katılımındaki değişimler, iç ve dış göçler ve iş yaşam dengesine ilişkin bileşenler bir ülkenin geleceğini şekillendiren faktörlerin başında geliyor. Demografik yapıdaki bu dönüşümler, önümüzdeki yıllarda sosyal, ekonomik ve politik alanlarda belirleyici bir rol oynayacak. 

TÜRKİYE'DE YAŞLI NÜFUS ARTIYOR, ORTANCA YAŞ YÜKSELİYOR 

Son zamanlarda TÜİK tarafından kamuya açık paylaşılan verileri esas alan araştırmalara göre, Türkiye’nin 2007 ve 2023 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülüyor. Bu araştırmalardan biri olan, Nisan ayında yayımlanan Enstitü Sosyalin “Sosyal Politikalar Bağlamında Türkiye’de Doğum” adlı analizine göre doğurganlık oranlarındaki düşüşlerin telafisi mümkün. Ancak bu durumun gerçekleşme hızı göz önüne alındığında orta-uzun vadede genç nüfusun azalması, nüfusun yaşlanması, ailelerin küçülmesi, ekonomik büyümenin yavaşlaması, iş gücünün azalması, sosyal hizmetlerin finansmanında zorluklar yaşanması, sosyal güvenlik politikalarının dönüşümü gibi bir dizi ekonomik ve toplumsal sonuçlara yol açması oldukça muhtemel görünüyor.

'GELİŞMİŞ ÜLKELERİNİN 70-80 YILDA TECRÜBE ETTİĞİ YAŞLANMA SÜRECİNİ BİZ 5-10 YILDA YAŞIYORUZ'

2 Mayıs’ta Enstitü Sosyalde düzenlenen “Türkiye’de Nüfusun Değişimi” başlıklı panelde de Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Aysan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Canatan ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Talip Yiğit, Türkiye’de nüfus dönüşümü sürecinde karşılaşılan fırsatları, zorlukları, politika gereksinimlerini ve bunların toplumsal etkilerini yönetmek için gerekli stratejileri ele aldılar. 

Avrupa’da doğurganlığın en hızlı düşüş gösterdiği ülkeyiz: Türkiye’de demografi dönüşüyor - 1. Resim

“Nüfusun hızla yaşlanması sadece gelişmiş ülkelerin sorunu değil, hatta daha çok bizim için bir sorun teşkil ediyor. Çünkü gelişmiş ülkelerinin 70-80 yılda tecrübe ettiği yaşlanma sürecini biz 5-10 yılda yaşıyoruz ve çok hızlı bir dönüşüm sürecine şahitlik ediyoruz.” diyen Aysan’a göre, nüfusun yaşlanmasının pek çok riski beraberinde getiriyor ve özellikle sağlık, güvenlik, toplumsal eşitsizlik, yaşlı yoksulluğu ve sosyal hizmetlere ilişkin yeni politikalara ihtiyaç duyuluyor.  
Türkiye’de yaşlılık ve yaşlı nüfusu üzerine değerlendirmelerini paylaşan Ayşe Canatan ise yakın zamana kadar genç nüfusu ile övünen Türkiye’nin hızla yaşlı ülkeler sınıfına girdiğine ve bunun yaşlı nüfus için sosyal politika temelli zorunlu hazırlıkları yapamadan gerçekleştiğine dikkat çekti.

85 YAŞ ÜSTÜ YAŞLILARIN ÇOĞUNLUĞUNU KADINLAR OLUŞTURUYOR

Canatan’a göre 85 ve üstü yaşlarda bazı yaşlılarda sıra dışı iyilik hali görülse de bu dönem çoğunlukla sağlık sorunlarının arttığı, duyu organlarının gerilediği, hareketlerin zorlaştığı, zihinsel aktivitelerde yavaşlama, sosyal ilişkilerde daralmanın yaşandığı ve bakım sorununun ortaya çıktığı dönemdir. Ayrıca 85 yaş üstü yaşlıların çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Canatan’a göre bu durum “yaşlılığın kadınlaşması” gerçeğine işaret ediyor. 

GÖÇMENLERDE ALZHEİMER RİSKİ YAŞLA BİRLİKTE %49,11 ARTIYOR

Panelin son konuşmacısı Talip Yiğit ise yürüttüğü saha çalışmasından elde ettiği verileri paylaşarak dünyada şu an yaklaşık 50 milyon alzheimer teşhisi almış kişi bulunduğunu ve Dünya Sağlık Örgütü’nün alzheimer hastalarına yönelik kamu harcamalarının toplam 1.3 trilyon dolara ulaşmasına rağmen kayda değer bir netice alınamadığını belirtti. Yiğit ayrıca, “Bireyler 1 yaş aldıkça alzheimer görülme riskleri 1,47 oranında artarken, göçmen olanlarda bu risk 49,11’e ulaşıyor. Dolayısıyla alzheimer ne kadar şahsi bir sağlık sorunu olarak algılansa da, aslında kişinin içinde bulunduğu toplumsal şartlardan bağımsız değil.” dedi. Yiğit’e göre, Türkiye’de Karadeniz ve Ege bölgelerinde nüfus bazlı daha çok alzheimer vakası ile karşılaşılıyor. Bu şehirlerdeki ortak noktalardan en dikkat çekeni ise yavaş şehir (slow city) modeline sahip olmaları. Yiğit güncel araştırmalarda bu bölgelerde intihar oranlarının da Türkiye geneline göre yüksek olduğuna dikkat çekti ve bu nedenle olguların birbiriyle düşünülmesinin önemli bir gereklilik olduğunu dile getirdi.

Düzenleyen:  - Gündem
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...