İyiliği sadece iyilik yapmak için yapmak önemli bir niyettir. Bir kimseye hiçbir karşılık beklemeden iyilik etmenin ne kadar kolay ve ne güzel bir duygu olduğunu görmenizi sağlar.
Çoğu kez bilerek, ya da farkında olmadan başkalarından bir şeyler isteriz.
Birisine bir iyilik yapacağınız zaman, yapın gitsin; içinizde çok tatlı bir huzur hissedeceksiniz. Tıpkı hareketli bir egzersizin beyninize endorfin salgılayıp size bedensel rahatlama sağlaması gibi yapacağınız sevgi dolu iyilikler de bunun duygusal karşılığını sağlar. Ödülünüz, o anda bir iyilik yaptığınızı bilmenin size sağladığı güzel duygudur. Karşılığında herhangi bir şey, hatta, bir teşekkür bile gerekmez. Dahası, iyilik ettiğiniz kimsenin bunun sizden geldiğini bilmesi bile gerekli değildir. Sizin karşılıksız iyilik yapmanın farkında olmanız yeterlidir.
Ne yazık ki, çoğu kez bu güzel ve huzur dolu duyguya bizim karşılık beklentimiz karışır. Kendi oluşturduğumuz düşünceler huzur duygumuza takılır ve kendimizi ne istediğimiz, neye ihtiyacımız olduğu düşünceleriyle tıkanmış buluruz. Çözüm “karşılık olarak bir şey isterim” düşüncesini kafamızdan söküp atmaktır. Bu gibi düşüncelerin yokluğunda huzurlu duygularımıza tekrar kavuşuruz.
Şimdi ilk işiniz, yakınızda birine gerçekten yararlı olacak ne yapabileceğinize bakmak olsun ve hiçbir karşılık beklemeyin. Evinizin bazı yerlerini temizleyip eşinize sürpriz yapabilirsiniz; komşunuzun bahçesindeki çimleri biçmesine yardım edebilirsiniz, işten gelip çocukları üstlenerek eşinizi rahatlatabilirsiniz. Bu iyiliği yaptıktan sonra da o kimseden hiçbir karşılık beklemeden bir şey yapmanın tadını çıkarın. Hele bir de kimsesizlere, yaşlılara ve fakirlere karşı daha duyarlı olup yardımcı olma duygusunu bir süre uygularsanız, o duygunun başlı başına bir ödül olduğunu anlayacaksınız. İçiniz kıpır kıpır sevgi yüklü olacak, mutlu olmanın zirvesine ulaşacaksınız.
Nurettin Bozan/NLP Practıtıoner-Eskişehir
ŞİİR
Söz
Aydınlıkta karanlığı varlıkta yokluğu
Hayatta yok sayılan yaşayamayan
Sadece nefes alan ama görülmeyen
Karanlıkta çığlıkla ağlayan inleyen,
Debelendikçe batan imdat bekleyen,
Nasıl güzellikler yazar ki süttaş (süt kardeş)
Yaşanmayan bilinmez tanınmaz ki
Bilsen yazmam mı umut olsa
Beyaza dokunca siyah olursa
Sevince hüsran gelirse üstüne
Yakaladım dediğim uçup giderse
Mutluluk huzur tüm güzellikler
Umudum umuda döndüğünde
Beyazım beyaz olduğunda
İnsan olduğumda dediğini hep
Güzeli ve mutluluğu yazacağım söz
Lütfü Yarar
“Din büyüklerimiz buyurdular ki: Dinimizde en büyük hizmet, en büyük sevap, en büyük rütbe, O'nun kullarına hizmet etmektir. Seyyidül kavmi hâdimihum. Bir gün Eshabı kiram oturmuşlar, bir yabancı gelmiş. Kiminle konuşacak? Oradaki reisle konuşacak. Hazret-i Peygamber de 'aleyhissalatü vesselam' ayakta su dağıtıyor, bir şeyler veriyor, Eshabına hizmet ediyormuş. Cenab-ı Peygambere gitmiş, buranın reisi kim, demiş. (Reisül kavmü hadimihum) buyurmuş. Bu kavmin reisi, kim ayaktaysa, odur. Yani kim çalışıyorsa, odur. Yatan, uyuyan değil; çalışan...
Netice: Men hadime hudime. Hazret-i Peygamber (aleyhissalatü vesselam) buyuruyor ki: (Kim hizmet ederse, mutlak ona hizmet edenler olur. Bu işin şakası yoktur. Men. Bir kimse. Hadime. Hizmetçilik yaptı, hademelik yaptı; hadime mazi, hizmet etti. Hademe, hizmet ediyor. Men hadime hudime. Hizmet eden, hizmet görür.”